Yaşanılan onca şeyin ardından bir şey demeden çekip gitmek…
Hani bir şey söylemek istersin, aynanın karşısında saatlerce prova yaparsın. Karşısına çıkıp bir şey demezsin, kendi içinde veda edersin. Yaralı duygular bırakırsın vedanın ardından. Hoşça kal, kendine iyi bak gibi ayrılık cümleleri o vedada ayrı bir anlam taşır ki
bir kamyon bile onca anlamı taşıyamaz.
Öyle bir durumda geldin ki, hani cuk oturdu derler ya o cinsten bir durum. Şimdi öyle bir durumda ayrıldın ki yarım kalmış bir şarkının yarım kalan kısmı.
Git desem gider miydin? Hiçbir şey söylemeden öylesine gider miydin? Geri gelmemek şartıyla gider miydin? Yıllar sonra seninle karşılaşsak hiçbir şey olmamış gibi gider miydin?
İşte gidiyorum, bir şey demeden. Ruhumda kalan evcil acılarımla beraber gidiyorum kendi hayatımdan. Hiç bilmediğim bir yere. Tanımadığım insanlarla tanımlayamadığım acımı dindirmek için gidiyorum.
Hoşça Kal..!